
aşk… onla ya da onsuz… bir başkası değil bu duyguyu yeşerten, bir canan değil, bir yar değil. bir ben var benden içeri aşkı aşk yapan, başkası değil. her an içerisindeyim onun. dışarısında değil. ya ortasındasındır aşkın merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde… hasretinde olmak aşkın acı verir insana. köreltir adamı. umutsuzluk nehrinde sürüklenmesine neden olur. aşk, aşk, aşk… nedir ki bu aşk? gerçek aşk var mı? hep sorulur değil mi? gerçek aşk… var mı ki acaba? insanoğlu burada yanlışa düşer. burada kör kuyuya taş atmaya başlar. yoktur yorumu, açıklaması onun. yoktur tanımlaması birebir her canlıda tutan. aşktır yaşatan bizi. aşktır yolumuza devam ettiren. aşktır çıkaran bizi derinlemesine daldığımız, derin sandığımız ama aslında sığ mı sığ olan o bulanık sudan. aşktır gündüzle gecenin birleşmesini sağlayan. ne bir erkeğe ihtiyaç duyar kadın, ne de bir kadına ihtiyaç duyar erkek aşık olmak için. aşk, adamla kadının buluşma noktası değildir. ayrılma törenidir. görürsün onu. seversin belki. güzeldir. cana can katar. sevişirsin belki. zevk alırsın. istersin hep seninle kalsın. kalsa aşk olmaz ama bilirsin. gider zaten. o zaman bilirsin başlar yolculuk aşk denen bilmeceye doğru. başlar ve bitmez. gidince öteki başlar özlem, başlar anılar canlanmaya. başlar hayat işte tam da o anda. gidenin izi kalmaz bir süre sonra. başka bir varlığa duyulan özlem kendine yolculuğa çıkarır seni. derinlere inersin, çok derinlere… şaşırır kalırsın gördüklerin karşısında. aşk, işte aşk oradadır. kendini görürsün, tanırsın özünü. görürsün alemi. anlarsın o zaman yok aslında başka bir mahlukat senden başka aşkı sana tattırabilecek. alınca o tadı ayılamazsın bir daha, dönemezsin aldatmacalar dünyasına. yapamazsın…
aşk, aşk, aşk… cinsellik boyutuna indirgemeden dahi olsa değil iki insan arasındaki özlem, değil ikisi arasındaki çekim. aşk, insanın kendine olan özlemi. kendi özüne. onu bulduğunda her an merkezinde, her an içinde aşkın…
23 Ocak 2011, İstanbul