gül ile bülbül

gül-351x185

bembeyaz gonca bir gül gibi

katman katman yapraklarıyla

her bir yaprak farklı bir kabuk

incecik ipek gibi

dokunmaya kıyamaz insan

kabukları kaldırmaya kıyamaz

halbuki inceliği hassaslığından değil

varmış da yokmuş gibi yapmasından

gücünü dünyaya kanıtlarken

kendine ağlamasından

yalnızlığından, ürkekliğinden, kaçışlarından

korkusuzmuşca görünüp korkmasından

açılmak, saçılmak için can atıyorken

bir o kadar da saklanmasından

kim koklayabilir ki bu gonca gülü

kim cesaret edebilir

yapraklarını okşamaya

incinmişliklerini anlamaya

kaçışlarını sarmalamaya

korkularını aydınlatmaya

ürkekliğini sevmeye

kim cesaret edebilir

gonca gül açamıyorsa

hangi bülbül şakır gülün dilinden

hangi bülbül güle kafessizliği yaşatır

hangi mevsimde buluşur gül ile bülbül

hangi ayda ıslanırlar

hangi günün akşamı ağırır da gül ile bülbül kainata birlikte aşık olurlar

bülbül, gülü arar

gülden bi haber

gül, bülbülü görür

sever ama söyleyemez

zaman ilaç olur gül ile bülbüle

hani şu boyutsuz olan, hani şu anlamı hiç olmayan

kendi de hiç olmayan, kendimizi kandırdığımız zaman

gel zaman git zaman

gonca gül açar, bülbül gülü koklar

sonra geriye bakarlar

geride ne çok anı, ne çok acı

belki birlikte açsalar, birlikte şakısalar

acılar, tatlıydı

göz yaşları, gülüştü

anlaması zor, anlaması geç

sevmek ve sevilmek

öylesine kolayken

nasıl böylesine güç

güle dokunan her neyse

seve seve iyileşecek

bülbüle bakacak, aşık olacak

onun şefkatine sarılacak

bülbül gül olacak, gül de bülbül…