
ruhumda kara bulutlar geçişi var
aydınlanmayan bir gün geçişindeyim
geçen her gün geçmeyen bir yıl gibi adeta
geçmeyen yıllar biriktiriyorum posta kutumda
gelen her şeyi saklıyorum ruhumda
kirlisi, temizi, yalanı, doğrusu, eğrisi, büğrüsü
saklama alanım kalmadı artık dosyamda
sil diyor, yer açılsın
neyi silsem artarım, neyi silsem eksilirim
bilmiyorum
neyi alsam çoğalırım, neyi kabul etmesem yücelerim
bilmiyorum
hiç bilmeden koştuğunuz oldu mu
nereye, neden koştuğunuzu bilmeden
hiç arafta oldunuz mu
doğruyu bilip yanlışta sahne aldınız mı hiç
replikleri ezberden okudunuz mu
ruhunuzu küçültüp saklama dolabına koydunuz mu
sonra orada unuttunuz mu
gerçeğe ayak uydurdum derken
ayaklara düşmüş bir oyun uydurdunuz mu
o zaman anlarsınız beni
yüreğimin sancısını, ruhumun sızısını kavrarsınız
çareyi kaçmakta bulmamı anlarsınız da yine de sorarsınız
neden koydun ruhunu o saklama kutusuna, açaydın ya dağ, taşa, nefes aldıraydın ya
ama bilmezsiniz ruh bu ya, bu yalan sahnesine ne aşina ne bağışık
soldurmaktansa saklamak bazen deva